ÖLÜM

Ölüm,insan hayatının sonudur.Son olması bakımından da ölüm her zaman korkuducu ve ürküdücü olmuştur ve olmaya devam edecektir.Ölümün bu korkunçluğu dünya hayatına ters düşmesinden ileri gelmektedir.Ama ölümün böyle olmadığı savunulmaktadır.Dolores Cannon bir yapıtında bu korkunç olayın üzerindeki sır perdesini şöyle arar:"İnsanlar ölümden korkmamalıdırlar.Ölüm soluk alıp vermeden daha çok korkulacak birşey değildir.Ölüm gözünüzü kırpmanız kadar acısız birşeydir.Bir an bir varoluş katındasınız ve göz açıp kapanmasıyla başka bir varoluş katındasınız.
Chislaine D. Martel ise ölüm hakkında şunları söyler:"Ölüm muhteşem bir deneyimdir.Klinik olarak ölü kabul edilen ve bu süreçten geçen herkes,çıkış ucunda parlak bir ışık parladığı bir tünelden bahseder.Ayrıca yine bu tünelin sonunda,ışıklı bir varlıkla karşılaştığını söylerler(Levent Yüksel röportajında var.Anasayfada)Birlikte yaşamalarını ve eski anılarını gözden geçiren bir varlık.Bu deneyimi yaşayan insanların çoğu giriştikleri işi bitirmek için kendi istekleriyle bedenlerine geri dönmeye karar verdiklerini söylerler.Ölümden artık korkmadıklarını,onun sukunet ve barışa doğru harika bir deneyim olduğunu eklerler.
D Cannon'un aktardığına göre,insan öldükten sonra diğer taraftan spiritüel bir kata geçiş yaptığını bilmek için başka ruhlar tarafından karşılanır.Sonra ruh öğrenimini yapacağı kata gider."Bunun için merkezi bir yer yoktur;bu sadece varoluş halidir.
Yine D.Cannon'a göre,regrasyonis bir yanaşmayla bir ruh ile yaptığım sorgulamada "Tekrar dünyaya dönüp bir bedene girmeniz zorunlu mu yoksa bir seçim şansınız var mı?"Sorusuna şöyle yanıt aldım diyor."Hayır çünkü zorunluluk diye birşey yok.Eğer bu en uygun bir şey ise evet;o zaman yapılacak birşey yoktur.Ben burada kalıp öğrenimine devam ederim ya da dünyaya geri dönebilirim.Sanırım geri dönmeyeceğim"Bazı ilim adamları "Uyku nasılsa ölüm de öyledir"demektedirler.Uyku ölümün kardeşidir.Demektedirler.Kur-an'da da böyle geçmektedir.

SINIRÖTESİNİN
YORUMU